107/17 MÂ'ÛN SÛRESİ
(Adını son âyetinde geçen mâun kelimesinden almaktadır. İlk âyetinde geçen eraeytellezi kelimesinden dolayı bu adla da anılmaktadır. Mekke döneminde nazil olmuştur. Mushaf’da 107nci ve inişte ise 17nci sıradadır ve 7 âyettir.)
E’ûzu bi’llâhi min’eş-şeytâni’r-racîm/kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım. Bismillahirrahmanirrahim/Rahmân ve Rahîm Allah’ın adıyla.
1.Dini/Mahşer Günü’nü yalanlayanı gördün mü?
2.İşte o yetimi itip-kakar, 3.Miskini/fakiri doyurmaya da önayak olmaz.
4.Fe veylül lil musallîn/o musalîn olanlara yazıklar olsun,
5.Ellezîne hüm an salâtihim sâhûn/onlar yardımın ruhundan gâfildirler.
6.Ellezîne hüm yürâûn/Onlar müraidirler/gösteriş yaparlar,
7.Ve yemneûnel mâûn/yardımlaşmaya da engel olurlar.
(Bak. 8.35*74.41-47*107.1-7)
(NOT:Salât terimi kullanıldığı yerlere göre farklı anlamlara gelmektedir:
a)Namazı dosdoğru kılmak,
b)Destek olmak/yardım etmek,
c)İbadet etmek,
c)Kur’an eğitimi yapmak.
Salât terimine geçtiği her yerde Namazı dosdoğru kılmak anlamı verilirse hatalı sonuçlara varılması kaçınılmazdır. Mâ’ûn sûresinde geçen Salât terimine de meallerin çoğunda Namazı dosdoğru kılmak anlamı verilmiştir. Burada işaret edilen kişilerin; dini yalanlayanlar olduğu açıkça ortadayken, onların namazlarını dosdoğru kılmaları beklenemez. Dolayısıyla buradaki Salât terimine; Namazı dosdoğru kılmak yerine yardım etmek anlamı vermenin daha isabetli olacağı sonucuna vardım. Burada bahsedilenlerin Mekkeli müşrikler olduğu söylemek mümkündür. Doğrusunu Allah bilir! H.S)
(Harun Sorkun-Gözden Geçirme: Eylül 2024)